Tarih, çoğumuz için okul yıllarımızda en sıkıldığımız derslerden biri olmuştur. Gerçekten de sıkıcı biçimde işlenerek, tarihin öğrenim şekline uygun olmayan tarzda yapılan eğitim, doğruyu söylemek gerekirse zaman zaman hepimizin canını sıkmıştır. Türk gencinin en çok sevmesi gereken derslerden biri olan tarih niçin bizlere bu kadar sıkıcı geliyor? Şüphesiz ki bunun birçok sebebi var.
Öncelikle tarihin bize aktarılış biçiminden bahsedelim. Tarih derslerinde uykusu gelmeyen bir kişiyi ben tanımıyorum. Bu da demek oluyor ki tarih hikâye gibi anlatılmamalı. Bu güne kadar yetişen gençliğin halini çoğumuz görmekteyiz ve bu anlayış devam ettikçe tarihini bilmeyen bilinçsiz nesiller türemeye devam edecek.
Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça büyük işler başarmak için kendinde güç bulacaktır.” sözünde olduğu gibi, gençlerimizi uyutmak yerine onlara güç depolayacakları şekilde tarih öğretmeliyiz. Çünkü ancak bu şekilde tarihi düşmanlarını bilirler. Türkiye’nin önüne çıkacak engellere karşı, zırhlarını güçlendirirler ve başarılı olurlar.
Türkiye Cumhuriyeti çok zor günlerden geçilerek kuruldu. Bu topraklar için çok kanlar akıtıldı ve asla teslim olmayarak ya istiklal ya ölüm diyerek savaştılar. Arkalarında bize bu güzel vatanı bıraktılar. Eğer atalarımızın yaşadıklarını çok iyi çözümlersek, zamanında düşülen hatalara düşmez, ders almış oluruz.
Okullarımızdaki tarih dersi müfredatı uzman kurullar eşliğinde yeniden düzenlenmeli ve tarih dersi çocuklara zevk ve ibret alacakları şekilde sunulmalıdır. Ayrıca sık sık tarihi mekânlara gezi düzenleyerek çocuklara görsel olarak tarih öğretilmelidir. Türkiye şüphesiz ki tarihi mekânlar bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Tarihimizin dönemleri ile ilgili filmler çekilip onlara yine bu filmler düzenli olarak izletilmelidir. Bunlar zor şeyler değildir ve yapılması gereken şeylerdir.
Ayrıca öğretilmesi gerekenler sadece Cumhuriyet dönemi ve Osmanlı devleti ile ilgili konularla sınırlı olmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nden önce 16 büyük Türk devleti ve iri ufaklı 120 civarı Türk devleti kurulmuştur. Bu devletleri ve büyük hükümdarlarını çocuklarımıza öğretmekte boynumuzun borcudur. Atatürk’te bunu emretmiştir. Türk Tarih Kurumunu ve Türk Dil Kurumu’nu kurdurarak Türk tarihinin araştırılıp öğrenilmesi ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için büyük çaba harcamıştır. Kendi de Türk tarihi hakkında birçok çalışmalarda bulunmuştur.
Unutmayalım ki tarih bir milletin hafızasıdır, kültürüdür, yaşam tarzıdır, her şeyidir. Tarihimizi unutursak, ya da yeteri kadar sahip çıkmazsak kültürümüz yok olur. Kültürümüz yok olursa da toplum yozlaşır, kendi benliğini unutur ve en sonunda yok olmaya mahkûm olur.
Tüm anne ve babalar, çocuklarınıza Türk tarihini okula gitmeden yavaş yavaş öğretmeye başlamalıdır. Çocuklar küçükken televizyonlarda gördükleri kahramanları kendilerine örnek alırlar. Onların yarasa adamı (Batman), süper adamı (Süperman), Robin Hood’u örnek almalarını engelleyin. Onlara kendi milli kültürümüzden örnekler sunalım ve o bu kişileri örnek almalarını sağlayın. En basitinden onunla savaş oyunu oynarken ona; Aynı Atatürk gibi komutansın, Fatih Sultan Mehmed gibi ata biniyorsun, Alparslan gibi dövüşüyorsun tarzında şeyler söyleyin ki bunların çocuğun bilinçaltına yerleşmesini sağlayın. İster istemez bu kişilerin kim olduklarını zamanı geldiğinde sizden öğrenmek isteyecektir. İstemese bile ilerde bunlar önüne çıktığında, ayrı bir ilgi ile bu değerlere sarılacaktır. Tarih bilinci onlara ancak küçüklükten başlayarak verilebilir.